Haçlılar, Türklere 'barbar' dedi, oryantalist ressamlar da 'tembel' çizdi... Peki, gerçekten Türklerin bilimle, sanatla ve akılla döşenmiş bin yıllık yolculuğundan habersiz olan kim? Ya da habersizmiş gibi davranan kim?
Dünya 16. yüzyılda Türk matematikçilerin bulduğu denklemleri çözerken, bugün 'cahil' yaftası vuranların tarih kitaplarının sayfalarını karıştırmaktan aciz olduğunu gösteriyor. Bugün NASA'nın kullandığı algoritmaların temelinde Uluğ Bey'in yıldız haritaları, modern tıbbın omurgasında İbn Sina'nın El-Kanun'u varken bu toprakları cehaletle suçlayanlar, acaba kendi bilgisizliklerinin farkında mı?
Avrupa karanlık çağda boğulurken, Türk medreselerinde trigonometri formülleri yazılıyor, deprem mühendisliği hesaplanıyor, cerrahi aletler icat ediliyordu. Peki, bugün “Türkler ahlaktan yoksun, cahil ve geri zekâlıdır” söylemiyle poz veren Celal Şengör, Kepler’in, Uluğ Bey'in yıldız haritalarından faydalandığını biliyor mu?
Peki ya modern hastanelerdeki İbn-i Sina protokollerinin Türk kökenli olduğundan haberi var mı?
Dünya Ali Kuşçu'nun matematik formüllerini çözmeye çalışırken, bugün 'Türkler cahil' diyenlerin ataları henüz matbaayla tanışmamıştı. Osmanlı medreselerinde okutulan astronomi derslerinin, Avrupa üniversitelerinde 'keşif' diye sunulması ne tuhaf değil mi?
Bilimsel metodolojiye ve batı merkezli uygarlık kriterlerine dayanarak katı tutumuyla batıyı yüceltip Türk başarılarını görmezden gelen Celal Şengör, bilim tarihini tek tip kalıpla okumak bilime hakaret sayıldığını biliyor olmalısınız. Bilim tarihini tek taraflı değil bütüncül olmalı. Sübjektif değil objektif olmalı. Tarih, Türkün bilimdeki izleri silemediği için öfkesini özgüvenli salladığına sayıyorum.
Bilimsel Irkçılık
Türklerin Dünyaya Armağanlarını neden yok sayılıyor? Türkler, 9. yüzyılda Farabi ile mantık bilimini sistematize ettiğinde, Avrupa Dünya düzdür diye tartışıyordu. Uluğ Bey’in 15. yüzyılda hazırladığı yıldız katalogları, Kepler'den 200 yıl önceydi. Kâtip Çelebi'nin Cihannüma’sı, modern coğrafyanın temelidir. Şerafeddin Sabuncuoğlu, Avrupa'dan 150 yıl önce ameliyat çizimleri yapan bilim adamıdır.
Engizisyon binlerce bilim insanını yaktı. Ama Galileo çıktı işte diyerek övülmesi. Osmanlı'da bir rasathane yıkıldı. Türkler bilime düşman ilan edildi. Avrupa'nın 500 yıllık bilimsel karanlığını görmezden gelip, Türkleri "Uygar değildir" yakıştırması neden?
Türk bilim insanlarını Yunan mirasçısı diye küçültür, Avrupalı bilim insanlarını orijinal dâhi diye yüceltir, Türk başarılarını "istisna" diyerek silerken, Batı'nın başarısızlıklarını koşulların zorluğu diye mazur görür.
Avrupalı bir bilim insanı yerçekimi yasasını bulunca deha, Türk bir bilim insanı cerrahi aletler icat edince teknik beceri her nedense Batı pratiği bilim, Türk pratiği teknik sayılıyor.
Batı için Galileo'nun teleskobu Bilim devrimi, Türkler için Takiyüddin'in 16. yüzyılda İstanbul'da kurduğu dünyanın en gelişmiş rasathanesi skolastik engelleme örneği. Neden birinin başarısı bireysel deha, diğerinin başarısızlığı tüm milletin eksikliği olarak yorumlanıyor?
Aslında nedeni kıskançlık olabilir mi? Yoksa Türkler bilim yapmadı diyerek Batı'nın suçlarını örtbas mı ediliyor?
Avrupalı bir bilim insanı hata yapmışsa zor koşullarda deniyor, Türk bir bilim insanı engellenmişse zaten bilime kapalı bir kültür yakıştırması yapılıyor. Newton'un Latince eserleri Bilimsel devrim, Ali Kuşçu'nun Farsça eserleri yerel katkı sayılıyor.
Mimar Sinan'ın kubbeleri Mühendislik harikası ama teorik fizik değil. Leonardo da Vinci'nin çizimleri Rönesans dehası oysa pratik tasarımları vardı, teorik katkısı yoktu.
Atı evcilleştiren Türkler göçebe kültür, bilim değil. Askeri ve Siyasi Başarıları Medeniyet dışı sayılması. Osmanlı’nın 600 yıllık hukuk sistemi Adaletliydi ama bilimsel değil. Roma’nın köleci düzeni medeniyetin temeli görülmesi. Bir İngiliz, Shakespeare’i bilmeyen gençlerini görünce İngilizler cahildir denilmiyor. Almanya’da lise bitirmeyen 2 milyon insan varken, neden kimse Almanlar cahil olarak sayılmıyor. Çünkü her millette bilen olduğu gibi bilmeyenlerinde mevcut olduğunu biliyoruz.
Türklerin cahil olduğunu söyleyenler, aslında kendi dar perspektiflerinin esiridir. Çünkü gerçek cehalet, önyargılarıyla yargılamaktır.
Bizler, Fatih'in İstanbul'u fethettiği zekânın torunu
Bizler, Mimar Sinan'ın kubbelerini inşa eden iradenin mirasçısı
Bizler, Yunus Emre'nin "İlim ilim bilmektir" felsefesiyle yetişen nesli
Bizler, Harvard’da ders kitabı olarak okutulan Mevlânâ'nın 750 yıldır Mesnevi'siyiz
Bizler, Piri reisin yol haritalarıyla ufuklara açılan nesli
Bizler, Ayın haritasını bulan Ali Kuşçu‘nun aydınlık gecesi
Bizler, Sibernetik biliminin babası Robotların atası El Cezeri'yiz
Bizler, Ordinaryüs Cahit Arf‘in Arf halkaları
TÜBİTAK’la en ileri ve daha niceleriyiz.
Bugün İse…
Aziz Sancar'ın DNA'ya kazıdığı azmin devamıyız..
Kimya Mühendisi Oktay Sinanoğlu’nun takipçisiyiz
Behçet hastalığını tanımlayan Hulusi Behçet le dermatoloğuz
Şimdi Dünyanın en büyük Teknofest'tiyiz
Uzaya çıkan Alper Gezer Avcı’nın roketiyiz
Yarın Mars'ta ayak izlerimizle, daima bilimin öncüleri olarak TÜRK adını yükselteceğiz!
Sizin cahilliğiniz, Türkleri bağlamaz. Cahillik; El-Farabi'yi tanımamakta değil, onu tanımadan yargılamaktadır. Gerçek aydınlanma ise tıpkı Atatürk'ün dediği gibi ‘bilimin ışığında yürümektir.
Bu ışık, bin yıldır Türk medeniyetinin meşalesidir. ‘ Galileo’yu susturan kilise Türk bilgeleri asırlardır susturulamadı. Biz en orijinal dehayız ve daha da var olacağız!
Ne mutlu Türküm Diyene!
Sevgiyle Kalın.